Aralık ayında beş dev rüzgâr türbini, Rhode Island kıyılarına vuran rüzgârı yakalamaya başlamıştı. Block Island Rüzgâr Santrali, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk açık deniz rüzgar santrali. Bu santraldeki türbinlerde; Danimarkalı LM Wind Power tarafından üretilen ve her biri özgürlük anıtı boyutlarında –182 metre– olan kanatlar, GE Yenilenebilir Enerji tarafından Fransa’da üretilen 6 megavat gücündeki Haliade jeneratörüne bağlı. Bu türbinler çalışmaya başlamadan iki ay önce GE, LM Wind Power’ı 1.65 milyar dolara alacağını söylemişti.
Dünya genelinde yenilenebilir enerji anlaşmaları 2015 yılında 286 milyar dolarla bir rekor kırdı. Yine aynı yıl, enerji üretim kapasitesinin yarısı, yenilenebilir enerji tarafında arttı. Yenilenebilir enerji; küresel enerji kapasitesi bakımından 25 yıl içerisinde, birincil enerji kaynağına dönüşecek.
GE ve LM Wind Power bu trendin başını çekiyor. GE, bu pazara 15 yıl önceki girişinden beri 30.000’in üzerinde rüzgâr türbini teslim etti. LM Wind Power, endüstrinin en temel türbinleri olan 1,5 ve 2 megavatlık türbinler için farklı boyutlarda binlerce kanat üretti. Hatta daha büyük türbinler için üretilen bazı kanatların rotor çapı 180 metreye yani yaklaşık 2 futbol sahası büyüklüğüne ulaştı. LM Wind Power’ın Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, İspanya, Polonya, Kanada, Hindistan, Çin ve Brezilya’da fabrikaları bulunuyor. Dünya üzerindeki her beş rüzgar türbininden birinde ise LM Wind Power’ın kanatları kullanılıyor. GE, satın almanın LM Wind Power’ın GE dışındaki müşterileriyle olan ilişkisini değiştirmeyeceğini söylüyor.
GE Yenilenebilir Enerji Başkanı ve CEO’su Jérôme Pécresse, “LM Wind Power ile daha fazla pazarda yerelleşmiş olacağız, türbin tasarımında esneklik kazanacağız, maliyetleri düşürmek için daha fazla beceriye sahip olacağız ve bu da endüstrideki rekabet ve rüzgâr gücünün büyümesi için olumlu bir etki” diyor.
GE, kanat ve türbin tasarımını sıkı bir şekilde entegre ederek, türbinlerinin performansını artırmayı, maliyetleri azaltmayı ve böylelikle 9 milyar dolarlık yenilenebilir enerji işini geliştirmeyi hedefliyor. Çünkü uzun kanatlar, rüzgârdan daha fazla yararlanabiliyor ve daha az maliyetle enerji üretebiliyor.
LM Wind Power’ın karbon, fiberglas ve diğer materyallerin karışımından yapılan rüzgâr türbini kanatları, dünyanın en hafif türbin kanatları. 88,4 metrelik boylarıyla da aynı zamanda en uzunları. 8 MW’lık türbinde bulunan bu boyuttaki kanatlar, bir açık deniz (offshore) türbininden elde edilen en yüksek yıllık enerji üretimine ulaşmasını sağlıyor. 25 yıl önce, Danimarkalılar rüzgâr enerjisi üretimini ilk kez açık denizlere taşıdılar ve LM Wind Power bunda kilit bir rol oynuyordu. LM Wind Power CEO’su Marc de Jong, “Hibrid teknolojimiz tamamen karbon kanatlardan daha kârlı ve üretim hatalarına karşı toleransı daha yüksek. . Bu da güvenilir bir kanat yapmanın kilit noktası. Türbin kanatlarımız çeyrek asır boyunca açık denizde dünyanın en ağır hava koşullarına ve sert denizlerine dayanacak kalite ve güvenilirlikle üretildi.” dedi.
LM Wind Power 1978’den beri 185.000’den fazla türbin kanadı üretti ve 77 gigavat kurulu rüzgâr kapasitesi sağladı. Şirketin hesaplarına göre türbinler yıllık 147 milyon ton karbondioksitten tasarruf sağlıyor. Ayrıca şirket 160 farklı teknolojiyi kapsayan 669 patente sahip ve her yıl 27 yeni patent için başvuru yapıyor.
“Bu satın alma, kanat tasarımı ve üretimimizi rüzgâr türbini işimizle entegre edebilmemizi sağlıyor. Böylece enerji üretiminin en hızlı büyüyen segmentinde rekabet etmemize olanak tanıyor” diyor Pécresse.
LM Wind Power GE’nin Endüstriyel İnternet yazılımından faydalanacak. “LM Wind Power’a yatırım yaparken, LM Wind Power’ın sunduklarını dijital endüstriyel özelliklerle entegre etmeyi planlıyoruz.” diyor Pécresse. “Birlikte GE’nin büyümesinde itici güç ve yeni dijital endüstriyel şirket prototipi olacağız.”
GE “dijital rüzgâr santrali” yazılımının ve çözümlerinin mevcut rüzgâr santrallerinden %20 daha fazla enerji üretilmesini sağladığını söylüyor. “Nihai hedefimiz gelişmiş rüzgâr santrali çözümleri sunarak elektrik üretimini maksimize ederken, elektriğin maliyetini azaltmak.” diyor Pécresse. “Böyle yaparak müşterilerimiz ve dolayısıyla GE için daha çok değer yaratıyoruz. Dijital ve ileri üretim tekniklerini entegre ederek Hindistan, Çin, Brezilya ve Avrupa gibi rüzgârın büyüdüğü kilit bölgelere açılmayı planlıyoruz.”
